2.3 C
Ankara
Perşembe, Şubat 13, 2025
Ana SayfaZımba İçerikYapay Zeka Ürünleri ve Türkiye 1

Yapay Zeka Ürünleri ve Türkiye 1

Yapay Zeka Ürünleri gün geçtikçe daha da artıyor. Her geçen gün yeni bir şirket yapay zeka teknolojisine sarılıyor. Peki Türkiye’de bu konuda ne kadar çalışma yapılıyor? Ülkemizdeki özel şirketlerin yapay zeka hamlelerini özellikle inceleyerek sizler için bir araya getiriyoruz.

Nebulaturkiye.com sayfasının güncellenen bilgiler ile dolu, Zımba İçerik bölümünde Türkiye’deki Yapay Zeka çalışmaları ele alınıyor. Bu çalışma kapsamında; Ülkemizdeki Yapay Zeka ÇalışmalarıYapay Zeka ÜrünleriYapay Zeka Teknolojileri gibi bir çok konu bir araya toplanıyor. Yapay Zeka hakkındaki tüm içeriklerin bir arada bulunduğu yazı dizilerini takip etmenizi tavsiye ederiz

Yapay Zeka konusunda ne biliyoruz? ne kadar biliyoruz? İşte sizleri Yapay Zeka konusunda aydınlatacak bir çok bilgi ve bu teknoloji ile ortaya çıkarılmış tüm ürünler…

YAPAY ZEKA İŞ HAYATINA NASIL YÖN VERECEK?

Bir yanda hayatı kolaylaştıran yenilikler, diğer yanda gelecekte varlığı tartışılan meslekler… Yapay zeka; robot teknolojisi ve insansız sistemler yani düşünebilen makinelerin gelecek 15 yıl içinde bazı mesleklerdeki insan gücüne ihtiyacı azaltacağı tahmin ediliyor. Teknolojide çığır açan yapay zeka teknolojisi , ek yerleştirme döneminde boş kalan kontenjanlar arasında tercihlerini belirleyen üniversite adaylarının yakın takibinde. Teknoloji ile birlikte yepyeni iş alanları hayatımıza girmeye başlarken bazı meslek gruplarının da gelecekte yok olabileceği endişesi adayların kafasında soru işaretlerine neden oluyor. Maltepe Üniversitesi İşletme ve Yönetim Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gonca Telli‘ye göre gelecek 10 yıl, önemli gelişmelere gebe. Tıp ve Mühendislik kadar İşletme alanında da önemli dönüşümler sırada. Prof. Telli, yapay zeka teknolojisinin iş hayatına etkilerini, Habertürk‘te yayınlanan ve Dr. Görkem İldaş‘ın hazırlayıp sunduğu ‘Yolun Başındayken‘ programında anlattı.

“YAPAY ZEKAYA HAZIRLANMAMIZ GEREKLİ”

İldaş’ın sorularını yanıtlayan Telli, yapay zeka çalışmalarının sanılanın aksine bugüne değil, geçen yüzyılın ortalarına dayandığını söyledi.”1940 ve 50’li yıllarda da tartışılmıştı yapay zeka. Bin yıllar öncesinde de belki yeni teknolojiler, yeni aletler tartışılıyordu” diyen Telli’ye göre yapay zeka teknolojisine toplumsal hazırlık yapmak şart. “Bunlarla ilgili hazırlıklarımızın olması lazım. Sadece ailelerin ve gençlerin değil, üniversitelerin ve toplumun da bir hazırlığa da ihtiyaç var” diye konuştu.

DÜŞÜNEBİLEN MAKİNELER MESLEKLERİ NASIL ETKİLEYECEK?

“Değişim farklı bir şekilde geliyor. Son 20 yıldır internet teknolojilerinin yaşamımıza girmesiyle bu değişimi çok ciddi bir şekilde gözlemledik. İnternetve mobil hayata doğru yönlendik çünkü cep telefonları bize bambaşka bir yol açtı” diye konuşan Telli; bir yandan başka teknolojilerinde geliştiğini söyledi. “Aileler klasik yapıda genelliklehukuk, mimarlık gibi meslekleri daha garantili olarak düşünüyorlar. Oysa ki her şey gibi bunlar da değişiyor. Çünkü gelecekte öyle durumlar olacak ki bir robotun gerçekleştirmiş olduğu bir sorunu çözmek yine bir hukukçuya düşecek. Aynı şey işletmeciler için de geçerli” diye konuştu.

İŞ HAYATINDA YAPAY ZEKA

Yapay zeka teknolojisinin işletme alanında da önemli değişimler getireceğinin altını çizen Telli, multi disipliner anlayışın önemine dikkat çekti. “İşletme eğitiminde yapay zeka yazılımlarının mühendislik fakülteleri ile birlikte disiplinler arası çalışmalarla ortaya konması gerekiyor” diyen Telli’ye göre; İşletmeciler yapay zekayı doğru kullanabilirse başta insan kaynakları olmak üzere pek çok alanda faydası büyük olacak. Telli, “Yapay zeka, sizin verdiğiniz komutlar çerçevesinde ilerliyor. O komutları kim veriyor? Bizler veriyoruz, işletmeciler veriyor. Şunun verimli olması gerekiyor diyoruz, şu sağlık kuruluşunda hijyenin daha farklı ve hızlı bir şekilde yapılması gerekiyor diyoruz çünkü otel işletmeciliğinden sağlık işletmeciliğinden neredeyse her alana yayılan bir yapımız var” diye konuştu.

10 YIL SONRA NELER OLACAK?

Gelecek 10 yıl içinde sanal gerçeklikle bağlantılı yapay zekanın çok farklı bir boyuta taşınacağının altını çizen Telli, medya ve reklamcılık sektöründe de sanal gerçeklik ve arttırılmış gerçeklik döneminin başlayacağını söyledi . “10 yıl sonra nano teknolojinin aslında sağlık sektöründe insanlara çok faydalı yapıları olacak. Belki bazı tıpçıların hiç bir işi kalmayacak ama onun yerine o tıpçıların yine yapacağı başka uzmanlıklar olacak” diyen Telli’ye göre, bu yeni teknolojilerinin getirmiş olduğu bazı problemlerin çözümüyle ilgili de yeni mesleklerin gelişmesi kaçınılmaz.

YAPAY ZEKADA “ADAPTASYON” ŞART

“Evet, bazı meslekler değişecek ama bunun nasıl yapılacağına, nasıl iyileştirileceğine yönelik bir yapıya dönüşecek o meslekler” giyen Telli’ye göre dönüşümler için adaptasyon süreci şart. “Birden bire bir meslek tamamen yok olup sonrasında hemen başka bir meslek oluşmuyor” diyen Telli, gelecek kaygısıyla seçim yapmanın da doğru olmadığının altını çizdi. “Gelecek önemli ama gelecekteki yapıyı aslında yönlendiren bireylerdir” diyen Telli adaylara “Sevdiğiniz meslek neyse gelişim de beraberinde gelir” uyarısında bulundu.


Türk Telekom tamamen kendi kaynaklarıyla geliştirdiği yerli yapay zekâ kök neden analizi platformu ile fiber şebeke performansını yükseltti

Türk Telekom’un yerli yapay zekâ çözümleri fiberde kaliteyi arttırıyor

  • Türk Telekom, kendi kaynaklarıyla geliştirdiği yeni yerli ve milli yapay zekâ kök neden analizi platformu TT-ON (Türk Telekom Optical Network) ile Türkiye’nin 81 ilindeki fiber optik kablo şebekesini canlı olarak izliyor, otomatik kök neden analizi yaparak performans kayıplarını engelliyor.
  • Türk Telekom Teknoloji Genel Müdür Yardımcısı Yusuf Kıraç: “Geliştirdiğimiz akıllı yazılımlarla yapay zekâyı şebeke otomasyonunda kullanarak verimliliğimizi en üst seviyeye çıkarmayı ve müşterilerimize sunduğumuz hizmet kalitesini daha da yükseltmeyi amaçlıyoruz. Patentini de aldığımız bu teknoloji sayesinde fiber hizmet kalite standartlarımızı önemli ölçüde yükseltmeyi başardık. Ülkemiz için değer yaratacak yerli ve milli yeni nesil teknolojilere yatırım yapmayı sürdüreceğiz” dedi.

Türkiye’nin lider bilgi ve iletişim teknolojileri şirketi Türk Telekom, fiber kalitesini en üst seviyeye çıkarmak adına kendi geliştirdiği yerli yapay zekâ çözümlerini kullanıyor. TT-ON olarak adlandırılan kök neden analizi platformu çözümü DWDM (Dense Wavelength Division Multiplexing/Yoğun Dalga Boyu Bölmeli Çoklama) sistemlerinde kök neden analizi yapılmasını ve fiber optik kabloların kalitesinin proaktif olarak izlenmesini sağlayarak performans kayıplarını ortadan kaldırıyor.

Türk Telekom Teknoloji Genel Müdür Yardımcısı Yusuf Kıraç;

Yeni yapay zekâ çözümlerini Türk Telekom mühendisleri ile birlikte tamamen yerli kaynaklarla geliştirdiklerini belirterek “Türk Telekom olarak attığımız her adımda, Türkiye’yi geleceğe taşıyacak ve küresel platformda adından söz ettirecek yerli ve milli teknolojiler geliştirme hedefi doğrultusunda çalışmalar yapıyoruz. Yapay zekâ sistemleri konusunda sürdürdüğümüz Ar-Ge çalışmalarımızın ilk meyvesini, yerli ve milli yapay zekâ kök neden analizi platformu TT-ON ile almış bulunuyoruz. Bundan sonrada da yeni yapay zekâ uygulamaları geliştirmeye devam edeceğiz” dedi.

Kök neden analizi ve buna bağlı makine öğrenmesinin, yapay zekâ sistemlerinin temel unsurlarını oluşturduğunu aktaran Kıraç, geliştirdikleri platform hakkında şu bilgileri verdi: “Kendi iç kaynaklarımızla geliştirerek patentini de almış olduğumuz TT-ON Kök Neden Analizi Platformu, Türk Telekom fiber şebekesi üzerinde farklı çözüm ortaklarına ait altyapı verilerini tek bir ekrandan izlemeye olanak tanıyor. Fiber optik kabloların mevcut sistem parametreleri üzerinden canlı olarak kalite ölçümünü gerçekleştiren platform, gerektiğinde en uzak alt noktaya inerek detaylı analiz yapıyor ve yüksek performans için gerekli çözümün en hızlı şekilde gerçekleştirilmesini sağlıyor. Günlük işleri otomatik hale getiren modülleriyle operasyonel iç süreçleri de hızlandırıyor; üst düzeyde otomasyon teknolojisini kullanarak elle yapılan çalışmaları azaltıyor, sürekliliği artırarak personelin daha öncelikli işlere odaklanmasına imkân sağlıyor.”

Yerli, milli ve patentli yeni nesil teknoloji ürünleri

2018 yılında Türk Telekom adına yapmış oldukları patent başvuru sayısını bir önceki yıla kıyasla yüzde 20 oranında arttırarak 182’ye çıkardıklarını ifade eden Kıraç, “Dünya çapında patentini aldığımız 17’si 5G tabanlı ürün için olmak üzere 25’ten fazla patent ile geleceğin teknolojilerini şekillendiriyoruz. Teknoloji alanındaki yenilikçi fikirlerimizi patentleyerek ülkemizin dijital ve teknolojik dönüşümüne öncülük etmeye devam edeceğiz. Türk Telekom olarak, Türkiye’nin teknolojik ve ekonomik anlamda dışa bağımlılığını azaltmak adına, ülke ekonomisine katma değer yaratacak yerli ve milli teknolojilere yatırımlarımız sürecek” diye konuştu.

DWDM teknolojisi ne işe yarıyor?

DWDM, tek veya bir çift fiber kılı üzerinden birden fazla yüksek kapasiteli verinin, ışığın farklı dalga boyları kullanılarak taşındığı fiber optik iletişim teknolojisini ifade ediyor. Fiber spektrum kullanım verimliliğini arttıran bu teknoloji, tek bir fiber kablo üzerinden çok yüksek veri taşımayı mümkün kılıyor. Türk Telekom, DWDM teknolojisini farklı yerleşim birimlerinin birbiriyle ve dünya ile bağlantısını sağlamak ve kurumsal müşterilerin yüksek kapasite ihtiyacını karşılamak için kullanıyor.


Microsoft ve EY (Ernst & Young) Türkiye’nin yapay zekâ haritasını çıkardı

Türkiye’deki üst düzey yöneticilerin ajandası: Yapay Zekâ
Microsoft ve EY (Ernst & Young), Orta Doğu ve Afrika Bölgesi’ndeki şirketlerin yapay zekâ kullanımını değerlendirmek üzere hazırlanan geniş kapsamlı raporun sonuçlarını paylaştı. Stratejik önem, kullanım alanları, farkındalık ve yapılan yatırımlar açısından bakıldığında bölgesinde lider olan Türkiye, bölgede yapay zekâya en çok yatırım yapan ülke olarak öne çıktı. Raporda, Türkiye’deki şirketlerin yüzde 80’inin, yapay zekâ stratejisini doğrudan üst düzey yönetimde ele aldığı ve bölge genelindeki yüzde 28 oranına kıyasla Türkiye’deki şirketlerin yüzde 35’inin pilot yapay zekâ teknolojilerini aktif olarak kullandığı belirtildi.

Microsoft ile uluslararası denetim ve danışmanlık şirketi EY (Ernst & Young), Orta Doğu ve Afrika Bölgesi’nde yapay zekânın nerede, neden ve nasıl kullanıldığını, şirketlerinin yapay zekâ stratejilerini, yapay zekânın şirketlere ve ülkelere sunduğu katkıları ortaya koyan bir rapor hazırladı. Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 5 ülkede faaliyet gösteren 100’den fazla şirket yöneticileriyle yapılan görüşmelerle hazırlanan “Artificial Intelligence in Middle East and Africa” raporunun Türkiye sonuçları, İstanbul’da düzenlenen basın toplantısında paylaşıldı. Microsoft Türkiye Genel Müdürü Murat Kansu ve EY Orta, Doğu, Güneydoğu Avrupa ve Orta Asya (CESA) Bölgesi, Dijital Lideri Onur Doğan’ın katılımıyla gerçekleşen toplantıda, yapay zekâ ekseninde Türkiye’nin dijital yolculuğuna ışık tutacak bilgiler, öngörüler ve fırsatlar ele alındı.

Yapay zekâda bölgenin lideri Türkiye

Türkiye, yapay zekâ olgunluğu bakımından bölgenin lider ülkesi olarak öne çıktı. Raporda, Türkiye’deki şirketlerin yüzde 80’inin yapay zekâ stratejilerini doğrudan üst düzey yönetimde ele aldığı belirtildi. Şirketlerin yüzde 25’i yapay zekâyı stratejik dijital öncelikleri arasında görürken, yüzde 60’ı ana faaliyetleri için yapay zekânın önemini kabul ediyor. Türkiye’deki şirketlerin yüzde 15’i ise yapay zekâ olgunluğu açısından kendilerini gelişmiş olarak değerlendiriyor. Bu oranlar Orta Doğu ve Afrika Bölgesi’nde ankete katılan diğer ülkelerden daha yüksek. Ülkemizdeki şirketler yapay zekâ gündemini hem teknolojik gereklilik hem de iş süreçlerini iyileştirme perspektifinden yönetiyor. Orta Doğu ve Afrika Bölgesi’nde bu anlayışı benimseyen şirketlerin oranları yüzde 43 iken Türkiye’de bu oran yüzde 55 seviyesinde.

Kansu: “Yapay zekâ teknolojilerinin merkezinde insan olmalı”

Yatırımlarında ve odaklarında birinci sırada yer alan yapay zekânın bireylere, şirketlere ve kurumlara önemli rekabet avantajları kazandırdığını belirten Microsoft Türkiye Genel Müdürü Murat Kansu, raporun sonuçlarıyla ilgili yaptığı açıklamada şunları belirtti:

“Yapay zekâ henüz gelişim safhasında olsa da, pazara sunulmuş olan ve henüz pilot olarak uygulanan yapay zekâ çözümlerini kullanan şirketlerin sayısı giderek artıyor. Türkiye’deki şirketlerin yüzde 35’i, pilot yapay zekâ teknolojilerini aktif olarak kullanıyor. EY ile gerçekleştirdiğimiz araştırmaya dâhil olan Türkiye’deki şirketlerin dijital dönüşüm yolculuklarında attıkları adımlar ve gördükleri faydalar hepimizi mutlu ediyor. Bu şirketler, gelecekte var olabilmek ve rekabette güçlenmek için yapay zekâ ile desteklenen bir dijital dönüşüm stratejisinin hayati öneme sahip olduğunu fark etmiş durumda.

Yapay zekânın şirket üzerindeki etkileri konusunda iyimseriz. Bunun yanında, bazı şirketler yapay zekâ yolculuklarında daha ileride olsa da, ülke olarak yapay zekâda daha ileri olgunluk seviyelerine ulaşmak için daha iyi veri yönetimine ve şirket içi becerilerin gelişmesine ihtiyaç var. Microsoft olarak yapay zekâ stratejilerinin insanı merkeze alarak tasarlanması gerektiğine inanıyoruz. Şirketler ‘önce insan, sonra teknoloji’ anlayışını benimsediğinde, bireylerin yetenekleri daha fazla gelişiyor ve yaratıcılıkları artıyor. Yapay zekâ çözümlerimiz sayesinde ürün ve hizmetler dönüşürken çalışanlar da stratejik işlerine daha fazla zaman ayırabiliyor. Biz de böylece Türkiye’deki şirketlerin daha fazlasını başarmasına ve ülkemizin dijital dönüşümüne katkı sunuyoruz.”

Microsoft Türkiye Genel Müdürü Murat Kansu;

Microsoft ve EY iş birliği hakkında ise şunları söyledi: “EY (Ernst & Young) ile küresel çaptaki iş birliğimiz sayesinde, EY’nin sektörel trendler, iş süreçleri ve yeni iş modelleri konularındaki iç görü yeteneği ve deneyimi, Microsoft’un ölçeklenebilir kurumsal bulut platformu ve dijital teknolojileriyle birleşiyor. Bu destekleyici özellikler, iş performansımızı artırarak müşterilerimizin daha hızlı hareket etmesine ve sürdürülebilir değer yaratmasına yardımcı oluyor. Bu sayede çözümlerimiz, her müşterimizin özel iş hedeflerine uygun olarak hızla değer yaratıyor.”

EY Orta, Doğu, Güneydoğu Avrupa ve Orta Asya (CESA) Bölgesi, Dijital Lideri Onur Doğan;

“Yapay zekâ, çok uzun süredir hayatımızda olan bir kavram olmasına karşın, şirketlerin yapay zekâyı dijital dönüşüm gündemlerinin üst sıralarına alması ile birlikte küresel dijitalleşme yolculuğunun son yıllarda en ayrılmaz bir parçası haline geldi. EY (Ernst & Young) olarak; Microsoft ile gerçekleştirdiğimiz bu çalışmamızla Türkiye’nin önde gelen şirketlerinin yapay zekâ yaklaşımını, karşılaştıkları zorlukları ve yapay zekânın şirketlerin işleyişini gelecekte nasıl değiştireceğine dair öngörüleri ortaya koyuyoruz. Yaptığımız görüşmelerde birçok şirketin yapısını yapay zekâya göre pozisyonlandırdığını gözlemledik. Rapor sonuçlarında ayrıca yapay zekânın üst yönetim gündeminde önemli bir konuma ulaştığını gördük, ancak bu gündemin sahadaki öneminin üst yönetimin gündeminde olduğu kadar yüksek olmadığını da gözlemledik. Bu durum yapay zekâ stratejilerinin yukarıdan aşağıya yönetilmesine yol açıyor. Unutulmamalıdır ki; olgunluk analizlerinde üst sıralarda yer alan şirketler hem yönetim seviyesinde hem de sahada yapay zekâyı sahipleniyorlar.

Şirketlerin yapay zekâ konusunda karşılaştıkları belirli zorlukları ortaya koyan raporumuzda; ankete katılan şirketlerin tamamına yakınında bu yolculuğu tek başına gerçekleştirmenin ne kadar zorlu olacağı görüşünün hâkim olduğu ve şimdiden farklı iş ortaklıkları ile ilerledikleri ifade ediliyor. Kimi şirket yapay zekâyı çözümlerin parçası ve teknolojik bir unsur olarak görürken, kimi ise yeni hizmetler sunmak, operasyonlarını verimli hale getirmek ve müşterileri ile daha etkili iletişim kurmak için kullanıyor. Yine şirketlerin tamamına yakını ise yapay zekâ ile birlikte temel hizmetlerinin değişmeyeceğini öngörüyor. Şirketlerin çoğunluğu mevcut iş yapış biçimlerinin etkileneceğini belirtirken, farklı ürün ve hizmetler sunmak için yapay zekânın kullanılacağını öngören şirket sayısının da azımsanmayacak seviyede olduğu görülüyor’.

Yapay zekâda 8 olgunluk kriteri

Türkiye’de yapay zekâ, en çok tahminleme, otomasyon, iç görü oluşturma, hizmetlerin kişiselleştirilmesi ve önlem alma yeteneklerine sahip olmak için kullanılıyor. Şirketler, kullanım yoğunluğuna göre, en çok makine öğreniminden faydalanıyor. Makine öğreniminden faydalanma oranı Orta Doğu ve Afrika Bölgesi’nde %61 iken Türkiye’de %85 civarında. Operasyonlarına yapay zekâyı entegre eden Türkiye’deki şirketlerin %80’i etkili faydalar bekliyor. Yapay zekânın sunduğu faydaların başında operasyonların optimizasyonu, ürün ve hizmetlerin dijital dönüşümü, çalışanların güçlenmesi ve müşterilere daha yakın olmak geliyor.

Raporda;

Şirketlerin yapay zekâ olgunlukları 8 yetenek çerçevesinde ele alındı. Bu yetenekler, İleri Analitik, Veri Yönetimi, Yapay Zekâ Liderliği, Açık Kültür, Yeni Teknolojiler, Çevik Geliştirme, Üçüncü Taraflarla İş Birliği ve Duygusal Zekâ olarak sıralanıyor. Bu yetenekler konusunda Türkiye, araştırmaya katılan şirketler tarafından yapay zekâda en önemli iki yetenek olarak kabul edilen ileri analitikte 5 üzerinden 3,4 ve veri yönetiminde 5 üzerinden 3,6 ile en yüksek puanlara sahip ülke oldu. Türkiye’deki şirketlerin yapay zekâya duygusal zekâ ekleme yetkinliği, 5 üzerinden 2,6 puanla diğer ülkeler arasında en düşük sırada yer aldı.

Yapay zekâdan en yüksek faydayı görmeyi bekleyen sektörlerin başında ise Bilgi ve İletişim Teknolojileri, Medya ve Finansal Hizmetler geliyor ve sıralama, Sağlık, Üretim ve Kaynaklar, Profesyonel Hizmetler, Perakende, Altyapı ve Taşımacılık sektörleriyle devam ediyor. Akıllı robotlar, derin öğrenme, metin analizi, görsel ajanlar, doğal dil işleme, konuşma algılama, biyometri ve bilgisayar görüntüsü, yapay zekâdan en çok faydalanan teknolojiler arasında yer alıyor.

Türkiye’den rapora katılan, Microsoft yapay zekâ çözümleri kullanan şirketler arasında; Tüpraş, Opet, THY, Arçelik, Allianz Türkiye, Setur, Jolly Tour, Migros, CarrefourSA, Teknosa, TEB, Vakıf Emeklilik, Yapı Kredi Bankası ve BKM bulunuyor.


Şirketlerin IT faaliyetlerinde yapay zeka destekli verimlilik AIOps ile sağlanıyor

Micro Focus’un yenilikçi AIOps mimarisi OpsBridge Ultimate, şirketlerin IT birimlerinin sürekli en yüksek performansta çalışarak kurumsal hedeflere katkıda bulunmasını sağlıyor.

IT birimleri her geçen gün şirketlerin stratejik iş ortaklarına dönüşürken, IT operasyonlarının maliyetleri düşürmesi, ihtiyaç duyulan yüksek performansı sağlaması ve daha az kaynak kullanarak daha fazla sonuç elde etmesi bekleniyor. Yapılan çalışmaların şirket üzerindeki etkisini görmek isteyen IT liderleri, önceki güne ait raporlara değil, gerçek zamanlı göstergelere ihtiyaç duyuyor.

IT operasyonlarını tümüyle dönüştürerek yüksek kaliteli servisler elde etmek isteyen kurumların, ana işi etkileyen sorunlara öncelik verecek, tüm veriyi ve trendleri analiz ederek iş yükünü buna göre ayarlayacak yenilikçi çözümlere geçmesi gerekiyor. Bu yenilikçi çözümler ayrıca mevcut IT araçlarına entegre olarak, gürültüyü filtreleyip sorunların köküne inebiliyor. Böylelikle sistem üzerindeki arıza ve aksamalar en aza inerken, iş süreçlerini yavaşlatan tüm unsurlar ortadan kaldırılabiliyor.

İş dünyasının yeni trendi “Otomatikleştirilmiş Yapay Zeka Operasyonları” (AIOps) ile bir çalışma ortamının herhangi bir andaki durumunu tespit edip, bu veriyi analiz ederek operasyonel sorunları bulmak ve değişen kaynak ihtiyaçlarına yanıt vermek önemli ölçüde kolaylaşıyor. Dijitalleşen şirketlerin vazgeçilmez adımlarından biri haline gelen AIOps ile, çalışma ortamını meydana gelen anlık sorunlara göre şekillendirmek ve değişen kurumsal talepleri en düşük maliyetlerle karşılamak mümkün oluyor.

AIOps şirketlere ne fayda sağlıyor?

AIOps ile hem çalışanlar hem müşteriler için daha iyi bir deneyim sağlanırken, ortaya çıkan sorunlar daha hızlı çözülüyor. Şirketler, sahip oldukları IT yatırımını en verimli şekilde kullanıyor ve IT ile iş hedefleri arasında bir köprü kuruluyor. Yeni nesil tehditleri daha hızlı tanımlayarak kendini güvene alan şirketler, AIOPS ile dönüşümü başarıyla yönetiyor.

Kurumların AIOps teknolojilerinden tam verim alabilmesi için geliştirilen Micro Focus OpsBridge Ultimate, yapay zeka destekli operasyonları bir dizi araç setiyle değil, tepeden tırnağa yenilikçi bir mimari olarak ele alıyor. Micro Focus Vertica’nın büyük veri mimarisinden faydalanarak geniş bir yelpazede iş analitiklerini çalıştıran OpsBridge Ultimate, 200’ü aşkın çözüme kusursuz entegrasyon desteğiyle Amazon Web Services, Azure, Google Cloud veya Docker gibi ortamlarda tam performans çalışıyor.

OpsBridge Ultimate’in programlama bilgisine gerek kalmadan birbirine bağlı işlemler oluşturmayı sağlayan 8 bin kitaplık “runbook” kütüphanesi, çok daha ileri düzeyde otomasyon çalıştırarak verim elde etmek isteyen IT ekiplerine ihtiyaç duydukları arşivi sağlıyor. Micro Focus OpsBridge Ultimate çözümü AIOps özelliği ile IT faaliyetlerinde yapılan otomasyon, çözüm sürelerini yüzde 65’e kadar iyileştirirken, yeni servislerin devreye alınmasını yüzde 70 hızlandırıyor.


Yapay zekâ tabanlı kişiye özgü dijital öğrenme platformu “Metodbox”un tanıtımı Bahçeşehir Üniversitesi’nde gerçekleştirildi

Bahçeşehir Koleji “Metodbox”ı yapay zeka ile geliştirdi !

Öncü eğitim modelleriyle Türkiye’de eğitime olan katkılarını dijital eğitimde de sürdüren Bahçeşehir Koleji bir “ilk”e imza attı. Yapay zekâ tabanlı kişiye özgü dijital öğrenme platformu “Metodbox”ı geliştiren Bahçeşehir Koleji, uygulamayı tüm öğrenci ve öğretmenlerinin kullanımına sundu.

Öğrenme sürecinin parmak izi kadar özel olduğu inancıyla yıllardır Kişiye Özgü Öğretim Modeli (KÖM) ile öğrencilerine eksiksiz kazanım olanağı sunan Bahçeşehir Koleji, Metodbox uygulaması ile kişiye özgü öğrenimi geleceğe taşıyor. Metodbox‘u Türkiye eğitim sektörüne kazandıran Bahçeşehir Koleji, bu yeni kişiye özgü dijital öğrenme platformunu Bahçeşehir Üniversitesi Güney Kampüsünde, Bahçeşehir Uğur Eğitim Kurumları Başkanı Enver Yücel’in de katıldığı bir lansman ile öğretmenlere, velilere ve basına detaylarıyla aktardı.

Türkiye’de yapay zeka okuryazarlığı eğitimini uygulayan ilk K12 eğitim kurumu olan Bahçeşehir Koleji, Metodbox ile öğrencilere; daha keyifli öğrenme süreci, öğrenme stiline ve farklı öğrenme ihtiyaçlarına uygun bilgi kaynaklarına erişim olanağı ve derste edindiği öğrenimi pekiştirecek dijital içeriklere erişim sağlıyor.

Bahçeşehir Uğur Eğitim Kurumları Başkanı Enver Yücel;

Tamamen digital tabanlı bir öğrenim metodu olan ve Türkiye’de ilk kez uygulanan “Metodbox”ın tanıtım toplantısında konuşma yapan Bahçeşehir Uğur Eğitim Kurumları Başkanı Enver Yücel “Bahçeşehir Koleji, kodlama eğitimini Türkiye’de görünür hale getirmiş bir eğitim kurumudur. Şimdi kodlama eğitiminin neredeyse her okulda çocuklarımıza verilmesinde Bahçeşehir Kolejinin öncülüğü çok önemlidir. Şimdi eğitimde yapay zekanın öncülüğünü yapıyoruz. Yapay zeka insanların işlerini ellerinden alacak diye çekiniyorlar ancak bunun yersiz bir endişe olduğunu düşünüyorum. Yapay zeka, öğretmenin yerini hiçbir zaman tutmaz, tutamayacaktır. Ancak yapay zeka – insan iş birliği çok önemli. Metodbox, hem öğrencilerimize hem öğretmenlerimize yardımcı olacak. Öğretmenlerimize öğrencilerini daha iyi anlamaları için çok önemli veriler sunacak. Öğrencilerimize ise dijital bir mentor olarak hizmet verecek. Şimdi yapay zekanın eğitim alanında kullanılması konusunda öncülük yapıyoruz. Metodbox bu öncülüğümüzün ürünü. Bahçeşehir Koleji ayrıca Türkiye’de yapay zeka okuryazarlığı eğitimini K12 düzeyinde uygulayan ilk eğitim kurumudur” dedi.

Bahçeşehir Koleji Genel Müdürü Özlem Dağ;

Eğitimin paradigmaları değişse de geçmiş, bugün ve gelecekle ilgili tüm konuların merkezinde eğitim vardır dedi. “Günümüzde eğitimin, teknolojiyle sıkı iş birliği içinde olmasının artık tercih değil, bir zorunluluk. Teknolojinin eğitime entegre olmasıyla birlikte eğitim alanında da büyük veri yığınlarının oluşmasını sağladı. Her öğrenci özeldir ve her öğrenciyeuygun bir öğrenme modeli var. Yapay zeka ile bu model analiz edilebilir ve en uygun öğretim modeli belirlenerek tam öğrenme sağlanabilir.

Yapay zekanın her alanda etkin olacağı yeni dünyada, Metodbox, Bahçeşehir Kolejinin yapay zekayı eğitimde kullanma hareketinin önemli bir parçasıdır. Yıllardır uyguladığımız Kişiye Özgü Öğretim Modeli ve mentorluk sistemini, Metodbox ile yapay zekayla buluşturuyoruz. STEM, robotik kodlama, çift dilli eğitim, Kişiye Özgü Öğretim Modeli, Master 6 programlarımızla; Türkiye’de eğitimde gelişimin öncülüğünü yaptığımız çok önemli modeller. Eğitim kurumu olarak yapay zekayı eğitimin her alanında kullanmanın ve buna bir an önce başlamanın gerekliliğini biliyoruz. Türkiye’de yapay zeka okuryazarlığı eğitimiyle öncülüğü devam ettireceğiz.”

Metodbox ile çocukların neye eğilimi varsa ona uygun testlere, çalışmalara ve oyunlara yönlendiren sistem; öğretmenler, ilkokul, ortaokul ve lise öğrencileri tarafından kullanılması hedefleniyor.


Maltepe Üniversitesi tıp tarihine geçmeye hazırlanıyor

Karaciğer kanserini yapay zekâ tedavi edecek

Maltepe Üniversitesi Kanser ve Kök Hücre Araştırma Merkezi (MÜKKAM) karaciğer kanserinin erken teşhis ve tedavisinde yapay zekâ kullanarak geliştirdiği yazılımla tarihe geçmeye hazırlanıyor. İki yıl içerisinde tamamlanması planlanan çalışmalar sona erdiğinde dünyada ilk kez karaciğer kanserinin teşhis, takip ve tedavisini yapay zekâ yapacak.

Maltepe Üniversitesi Kanser ve Kök Hücre Araştırma Merkezi

(MÜKKAM) bilim insanlarından kurduğu özel bir ekiple karaciğerdeki kanserli hücrelerin yapısal ve fonksiyonel değişimlerini araştırıyor ve bu hücrelere ilişkin tedaviyi kodlayan bir yazılım geliştiriyor. Çalışmaların ilk verileri, karaciğer kanseri tanı ve tedavisinde umut olacak olumlu sonuçlar verdi.

Dünyada ilk kez karaciğer kanseri tedavisinde uygulanacak yöntemle ilgili bilgi veren Maltepe Üniversitesi Kanser ve Kök Hücre Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ranan Gülhan Aktaş, çeşitli üniversitelerden onkolog, biyolog, genetikçi, bilgisayar mühendisi, uzman ve öğrencilerin yer aldığı büyük bir ekibin projeye dahil edildiğini söyledi. 2014 yılında kurulan MÜKKAM‘da beş yıldır karaciğer kanseri hücreleriyle ilgili çalışmalar yaptıklarını anlatan Prof. Aktaş, “Karaciğer kanseri erken tanı ve tedavisinde önemli olabilecek biyo belirteçleri araştırıyoruz. Sonuçları, tedavinin belirlenmesinde ve hastanın takibinde rehber olabilecek bir yazılıma dönüştürmek üzereyiz” dedi.

ABD’de bazı hastalıklarda yapay zekânın kullanılmaya başlandığını, özelikle deri kanseri konusunda geliştirilen yazılımla yüzde 84 oranında doğru tanı konulabildiğini anlatan Prof. Aktaş, akciğer kanseriyle ilgili çalışmaların da olduğunu; ancak karaciğer kanseriyle ilgili çalışmaların sınırlı olması nedeniyle bu alanda özel olarak eyleme geçtiklerini vurgulayarak, projeye Türk Karaciğer Vakfı, Sağlık ve Sosyal Dayanışma Vakfı ile TÜBİTAK’ın destek verdiğini belirtti. Yapılan araştırmalarda 2030’lu yıllarda her üç kişiden birinin kanser hastası olacağının hesaplandığına dikkat çeken Prof. Aktaş, bu nedenle yaptıkları çalışmaların büyük önem taşıdığını ve bir bilim insanı olarak kendisini çok heyecanlandırdığını dile getirdi.

HÜCRELER MERCEK ALTINDA!

Kanserin oluşumunda önemi saptanmış 84 geni incelediklerini, bu süreçte kanserli hücrelerin davranış ve değişimini takip ettiklerini anlatan Prof. Aktaş, “Salgılarındaki değişimi, proteinleri, hücrelerin yağ salgılayıp salgılamadıklarını inceliyoruz. Çok yönlü sayısal veri elde ediyoruz. Söz konusu veri tabanından yola çıkarak değişimler arasındaki ilişkileri formüle ediyoruz. Tüm bu sonuçları bir yazılıma dönüştürüyoruz. Karaciğer kanserinde böyle bir yazılım henüz dünyada yok” dedi.

Geliştirilen yazılımla kişiye özgü tedavilerin de sistem tarafından oluşturulacağını dile getiren Aktaş, kanserin her vücutta farklı seyretmesi nedeniyle kişiye özgü tedavinin kanseri yenmede en kritik mesele oluğunu belirterek;“Geliştirdiğimiz yöntemin ana hedefi kişiye özel tedavi modellerini oluşturarak, hastaya uygun bir tedaviyi önermektir” dedi.

Prof. Aktaş, çalışmayla karaciğer kanserinde erken tanıyı sağlamayı da hedeflediklerini söyleyerek, istatistiksel olarak anlamlı verilere ulaştıklarını, şu anda doğrulamaların yapıldığını anlattı. Çok farklı kanser türleri olduğunu, ancak tüm kanserlerin oluşumunda bazı ortak özellikler bulunduğuna dikkat çeken Prof. Aktaş, elde ettikleri verilerde ortak özelliklerdeki değişime ait verilerin de ortaya konduğunu, bu verilerin gelecekte farklı kanser türlerinin tanı ve tedavisine de yardımcı olacağını söyledi.


Yapay öğrenme kullanan nöroprotezler Boğaziçi Üniversitesi’nde geliştiriliyor

Nörobilimin önemli uygulama alanlarından biri de hareket ve duyu işlevini kaybetmiş kişiler için tasarlanan nöroprotezler. Geliştirilen son teknolojiler sayesinde hastaların beyinlerine veya sinirlere yerleştirilen implantlar yardımıyla nöronlarda oluşan hareket komutları algılanıyor ve bir robot kol hareket ettirilerek cisimlere erişmek, onları kavrayarak kullanmak mümkün olabiliyor. Ayrıca sinir sistemine duyusal bilgi de verilebiliyor. Nöroprotez teknolojisinin her geçen gün hızla geliştiği günümüzde Boğaziçi Üniversitesi’nden bir grup bilim insanı Avrupa’dan araştırmacıların yer aldığı konsorsiyum bünyesinde, bu alanda yeni teknolojiler üzerine araştırmalar yapıyor.

Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde öğretim üyesi olan Prof. Dr. Burak Güçlü‘nün kurucusu olduğu Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü Dokunma Duyusu Araştırma Laboratuvarı’nda yürütülen projede, nöroprotez alanında en yeni teknolojilerden biri olan ”Grafen Teknolojisi” kullanılıyor. İsveç, İspanya, Fransa ve Türkiye’den araştırmacıların yer aldığı bir konsorsiyum bünyesinde yürütülmekte olan bu proje sayesinde yakın bir gelecekte nöroprotezler için yeni nesil biyo uyumlu elektrodların hayatımıza girmesi bekleniyor.

Nöroprotezlere duyu özelliği kazandırılması yönünde çalışmalar yapan Burak Güçlü, İspanya ve İsveç’ten araştırma merkezilerinin yanı sıra TÜBİTAK desteğiyle Boğaziçi Üniversitesi’nin Türkiye’den tek ortak olarak yer aldığı yeni projede nöroprotezlerde yeni nesil Grafen teknolojisini denendiğini belirtti. Grafen vücut içinde iyonik sıvılarda yapısı bozulmadan kalabiliyor, hücrelere zarar vermeden temas sağlayabiliyor ve esnek yapılarda üretilebiliyor. Bu özellikleri sayesinde elektriksel, mekanik ve biyokimyasal açıdan üstün elektrodlar yapılabildiği gibi doku-organ iskeleleri, biyoalgılama ve ilaç salım sistemlerinin geliştirilmesinde önemli rol oynaması bekleniyor.

Prof. Dr. Burak Güçlü;

Avrupa Birliği’nin günümüzde bilimsel araştırmalar açısından en önemli yatırım alanı olarak kabul ettiği Grafen teknolojisi hakkında şu bilgileri verdi: ‘‘Grafen, karbon atomunun bal peteği örgülü tek tabaka halinde düzlemsel yapısına verilen bir isim. Karbonun bir tür hali diyebiliriz. Boyutlarına göre çelikten 100 kat daha kuvvetli ve bugüne dek elde edilebilen en ince madde olması açısından dikkat çekiyor. Özellikle grafen oksit türevlerinin teknolojide sayısız kullanım alanı var. Örneğin şeffaf bükülebilir elektronik devrelerden tutun, minyatür biyosensörler ve ilaç salınım sistemleri yapmak, doku yenilenmesinde yardımcı malzeme olarak kullanmak mümkün. Bizim projede özellikle beyin ve sinirlerle iletişim kuracak arayüzlerde elektrod olarak kullanımıyla ilgileniyoruz.”

Geleceğin yatırım alanı: Grafen

Prof. Dr. Burak Güçlü, grafen teknolojisinin nöroprotez alanındaki önemini şu sözlerle ifade ediyor: “Avrupa Birliği’nin günümüzde beyin araştırmaları ile birlikte en fazla yatırım yaptığı alanların başında Grafen’in kullanıldığı alanlar geliyor. Biz de ortaklarından biri olduğumuz ERA-NET çağrısı kapsamındaki AB projesinde yeni nesil grafen elektrodlarla çalışıyoruz. Bunlar hali hazırda piyasada ticari olarak bulunmuyor. Bu nedenle bundan önceki deneylerde hep metal elektrodlar kullandık. Metal elektrodların elektriksel iletkenlik özellikleri çok iyi ama biyolojik uyumlulukları zayıf.

Bu sert cisimler mikro düzeyde hareketli olan biyolojik yapılarla uyumlu olmuyor. Kimyasal açıdan sıkıntı yaratmayan metaller olsa bile mekanik sürtünme dokuda bağışıklık tepkisinin yüksek olmasına neden oluyor ve elektrod uzun ömürlü kullanılamıyor. Metallerden ziyade daha esnek ve yumuşak malzemeler geliştiriliyor. Grafenin türevleri ve iletken polimer malzemelere şu sıra çok yoğun ilgi var. Gelecekte cihazlarla bedenimizin temas kurduğu arayüzler bu malzemelerden oluşacak. Şu anda grafen teknolojisi hayvanlarda denenecek düzeye geldi. GRAFIN adlı projemizdeki Katalan Nanobilim ve Nanoteknoloji Enstitüsü bu teknolojiyi elektrodlara uygulayabilen uzman merkezlerden biri. Ürettikleri elektrodlar diğer İspanyol ortak Universitat Autonoma de Barcelona’da sinirler üzerinde, Boğaziçi Üniversitesi’nde ise beyin üzerinde test ediliyor. İsveç’te Chalmers Teknoloji Üniversitesi elektrodları kemiğe entegre nöroprotezler için kullanıyor. Fransız ortak Axonic firması da elektrodlara nörostimulasyon cihazları açısından kullanım alanı açmaya çalışıyor.”

Tümüyle yerli kaynaklar kullanılarak geliştirilen protez elden ilham alındı

Boğaziçi Üniversitesi’nde ayrıca Türkiye’de ilk defa tümüyle yerli kaynaklar kullanılarak insan anotomisinden esinlenen bir Protez El (Antropomorfik Hibrit Protez El) geliştirme yönünde de çalışmaların sürdüğünü aktaran Prof. Dr. Güçlü, “Biz Dokunma Duyusu Araştırma Laboratuvarı’nda bu elin biraz daha alt bir versiyonunu alarak üzerini kuvvet ve bükülme sensörleriyle kapladık. Bu sensörler kalibre edildi ve aynı anda birçok sensörden veri toplandı. Bu elin yapabildiği hareketler biraz kısıtlı fakat silindirik objeleri kavrarken sensör verisi toplanabiliyor. O veriyi bazı matematiksel işlemlerden geçirerek işledik ve yapay öğrenme algoritmalarının çıktılarına göre el artık kavradığı objenin yumuşak mı sert mi olduğunu algılayabilir hale geldi. Aynı zamanda sadece duyusal bilgiye dayanan sınıflandırmayla parmakların hareketi de takip edilebiliyor. Duyusal bilgi nöroprotezlerde sinirsel işlevleri olmayan kişiler için çok önemli. Laboratuvarımızda literatürde ilk defa olarak bu amaçla yapay öğrenme yöntemi kullanılmıştır. Bu çalışmaların sonunda obje ve hareket bilgisi kişiye duyusal geribesleme olarak aktarılacaktır.”diye ekledi.

Projede kullanılan sensörlerin deri içinde ve kas ve eklemlerdeki mekanik reseptörlerin işlevini gördüğünü belirten Güçlü, bu tip protezler çoğunlukla uzuvlarını kaybetmiş insanlarda kullanılacağı için hastalara eksik sinir uçlarındaki duyu hissini de sağlayacağını ifade ediyor. Geliştirilen nöroprotez objeyle kontağı, objenin şeklini, sertliğini ve elin pozisyonunu anlayabilecek.

Yapay Zeka Yazı Dizisinin devamı olan “Yapay Zeka Ürünleri ve Türkiye 2” için TIKLAYIN.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen adınızı buraya girin

- Advertisment -

Popüler İçerikler

SON YORUMLAR